İktisadi Kalkınma Vakfı 61. Genel Kurulu
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Lideri ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkan Yardımcısı Şekib Avdagiç, iş dünyasının Türkiye-Avrupa Birliği (AB) entegrasyon sürecinin lokomotifi olduğunu belirtti.
İktisadi Kalkınma Vakfı’nın (İKV) 61. Genel Kurul Toplantısı TOBB İstanbul Hizmet Binası’nda gerçekleştirildi.
Toplantıda konuşan Avdagiç, 1963’te imzalanan Ankara Anlaşması ile Türkiye-AB çıkarlarının yasal bir zemine oturtulduğunu belirtti.
Avdagiç, “Anlaşmadan kısa bir süre sonra iş dünyamızı süreç hakkında bilgilendirmek ve Türkiye’nin AB ile ilişkilerine katkı sağlamak amacıyla oda sistemi olarak Ekonomik Kalkınma Vakfı’nı kurduk.” dedi.
Kuruluş tarihinin temelde Türkiye’nin AB ile bağlantılarının tarihiyle paralellik gösterdiğini belirten Avdagic, İKV’nin iş dünyasının Avrupa Birliği’ne açılan penceresi haline geldiğini söyledi.
“İktisadi Kalkınma Vakfı, iş dünyası için bir AB okulu, kütüphanesi ve öğretmenidir. Aynı zamanda toplumun tüm kesimlerini AB hakkında bilgilendirmektedir. Nitekim hükümetlerimize AB konularında karşılıksız danışmanlık yapmaktadır. takaslarımızla birlikte İktisadi Kalkınma Vakfı’nın çalışmalarına katkı sağlamaya devam edeceğiz.İKV Genel Kurulu vesilesiyle TOBB’un Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerine ilişkin görüşlerini paylaşmak isterim. Bütünleşme sürecinin gelişmiş ve kurumsallaşmış hali ekonomik alanda kendini göstermektedir.Türkiye’nin AB bütünleşmesine katkısı, Türkiye’nin ve Avrupa Birliği’nin diğer toplum kesimlerinin önündedir.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Eurochambres tarafından yürütülen bir saha araştırmasının sonuçları da bu ifadeyi doğrulamaktadır. Türkiye-AB İş Diyaloğu Projemiz kapsamında Türkiye’de saha çalışması yapıldı. Benzer bir çalışma 27 AB üye ülkesinde yapılmıştır. Aslında bu çalışmaları daha önce 2008 ve 2013 yıllarında yapmıştık. Son araştırmamızda da bunu bulduk. Türkiye’de iş dünyasının AB’ye katılım sürecine desteği devam ediyor. Her şeye rağmen bu destek hala yüzde 60’ın üzerinde. Bence bu ek çok pahalı. Muhtemelen Türkiye-AB katılım süreci fiilen durmuştur. Ancak mevcut gümrük birliği sayesinde ekonomik bağlar hız kesmedi.
1996 yılı ile 2022 sonu karşılaştırıldığında ticaret hacminin 4 kat arttığını anlatan Avdagiç, Avrupa Birliği’nin Türkiye’nin en önemli yabancı sermaye yatırım kaynağı haline geldiğini söyledi.
Avdagiç, “Gümrük Birliği’nin kapsamının genişletilmesi ve işleyişinin iyileştirilmesi gerektiğini hepimiz biliyoruz. Kısacası Gümrük Birliği’nde modernizasyona ihtiyaç var. Gümrük Birliği’nin kapsamı tarımı, hizmetleri içerecek şekilde genişletilmelidir. ve kamu alımları.” söz konusu.
Avdagic, Gümrük Birliği modernizasyonu ile birlikte ele alındığında yeşil ve dijital dönüşümün her iki tarafa da önemli katkı sağlayacağını belirterek, “Araştırmamızda Avrupa Birliği işletmelerinin Türkiye pazarına ilgisinin arttığı açıkça görüldü. 2013 sonuçlarıyla karşılaştırıldığında.” dedi.
AB üyesi ülkelerdeki şirketlerin de Gümrük Birliği’nin güncellenmesine destek verdiğini vurgulayan Avdagiç, “Avrupa Birliği’ndeki işletmeler de AB ile Türkiye’nin Yeşil Mutabakat ve dijital tek pazar konusundaki işbirliğini destekliyor.” ifadeleri kullandı.
Türkiye-AB ekonomik ilişkilerinin ilerletilmesi için elverişli bir ortam olduğuna dikkati çeken Avdagic, sözlerini şöyle tamamladı:
“AB, Türkiye’nin en büyük ihracat ve ithalat ortağı. İthalatımızın yaklaşık dörtte biri AB’den geliyor. Türkiye’nin ihracatının yaklaşık yüzde 41’i AB’ye yapılıyor. Türkiye AB’nin 6. büyük ticaret ortağı. Bu da çok değerli. İş dünyası Türk vatandaşlarının vize almalarında yaşanan sıkıntılar ticaret hacmimizin artış hızını olumsuz etkilemektedir.Sorunun bir an önce çözülmesi gerekmektedir.Öte yandan Türkiye-AB ticaretimizde karayolu taşımacılığı, hızlı teslimat için önemli bir lojistik avantaj sağlamaktadır. Ancak mevcut taşıma kotaları, ithal ve ihraç edilen malları “Malların teslimini geciktirmektedir. Maliyetleri de arttırır. Karayolu ulaşım kotaları sorununu çözmemiz gerekiyor.”
“Euro bölgesindeki yavaşlama derinleşebilir”
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, Kovid-19 salgını, Rusya-Ukrayna savaşı ve son dönemde küresel ekonomilerde yaşanan durgunluğun sektörün geleceğine ilişkin belirsizlikleri artırmaya devam ettiğini söyledi. dünya.
Bahçıvan, “Çoklu krizler dönemi olarak tanımlanan bu süreçten geçerken yaşadığımız son küresel kriz, enflasyonda son 40 yılın en hızlı yükselişi olarak gündeme geldi. Birçok ülkede yaşam maliyeti krizi yaşanırken, ülkelerde eşitsizliklerin daha da arttığına tanık oluyoruz.” dedi.
Bahçıvan, ilk çeyrek itibarıyla teknik resesyona giren euro bölgesindeki yavaşlamanın derinleşme ihtimalinin yüksek olduğunu, enerji arzındaki gelişmelerin bu bölgenin performansını etkilemeye devam edeceğini belirterek, şöyle konuştu:
“Tüm bu gelişmelerin yanı sıra Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya katılımına ilişkin varılan mutabakat, ülkemizin dış çıkarlarında bir normalleşmenin sinyallerini vermesi açısından değerlidir. AB ile yaşadığımız sorunların son bulması en büyük temennimizdir.” Ülkemizin, Koridor Anlaşması’nın ilk imza sürecinde olduğu gibi, mevcut krizin aşılması için her türlü çabayı göstereceğine inanıyoruz.
Bu kritik dönemde AB bizim için vazgeçilmez bir ortak olmanın yanı sıra yıllardır ticaret hacmimizin zirvesinde yer alıyor. Geçen yıl 200 milyar dolarlık ticaret hacmine ulaştığımız AB’ye 103 milyar dolarlık ihracatımız da ülkemizin toplam ihracatının yaklaşık yüzde 41’ine tekabül ediyor. AB ile sürdürülebilir, takvimi ve sonuçları kesin olan samimi bir ilişkiyi yeniden tanımlamamızın ve belirsizlikleri ortadan kaldırmamızın bizim için büyük değer taşıdığını belirtmek isterim. Avrupa Birliği, demokratik standardı, ekonomik zenginliği ve yüksek yaşam kalitesiyle ülkemiz için bir çekim merkezi olmaya devam etmelidir. Bu amaçla Avrupa Birliği’ne tam üyelik hedefi korunmalı ve sürece yeni bir ivme kazandırılmalıdır.
Bahçıvan, AB ile müzakereler sürerken Gümrük Birliği Anlaşması’nın yeniden ele alınarak günün koşullarına göre revize edilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Sürdürülebilirlik açısından AB ülkelerine sağlanacak takviye ve imtiyazlardan Türkiye’nin de faydalanması gerektiğini belirten Bahçıvan, müzakerelerde sürdürülebilirlik unsurunun yanı sıra özel sektörün de mutlaka müzakerelerde yer alması gerektiğini kaydetti.
Ürünlerin hedef ülkelerde daha rekabetçi bir şekilde pazarlanabilmesi için AB ülkelerinde sanayici ve tüccarların ortakları ile aktif bağının olduğunu vurgulayan Bahçıvan, şu değerlendirmelerde bulundu: Eserlerin bu ülkelere ulaşım kolaylığı kadar önceliği:
“Öncelikle heyet, şirket ve fuar ziyaretleri için Türk tarafının üstlendiği vize, evrak, ulaşım, destek ve finansman maliyetleri oldukça yüksek. Vize sorunuyla ilgili acil adımlar atılması gerektiğini bir kez daha hatırlatmak isterim. Son dönemde iş insanlarımızın en önemli sorunlarından biri haline gelen bu durum aylar sonra verilen randevular, kısa dönemli vizeler ve çoğunlukla ret ile sonuçlanan başvurular ile karşı karşıyayız. adımlar, sadece ifadeler boyutunda değil.”
“Ekonomi hızla değişiyor ve dönüşüyor”
İktisadi Kalkınma Vakfı Başkanı Ayhan Zeytinoğlu da ekonominin hızlı bir değişim ve dönüşüm sürecinden geçtiğini belirtti.
Zeytinoğlu, “Ekonomide büyüme, istikrar ve verimlilik sağlama çabasına dijitalleşen dünyaya geçiş, uyum ve sürdürülebilir üretim ve iş yapma öncelikleri eklendi. İklim değişikliği tehdidi her geçen gün daha da güçleniyor.” söz konusu.
Güncellenmiş ve derinleştirilmiş bir Gümrük Birliği’nin Türkiye’nin Avrupa tedarik zincirlerindeki konumu ve AB pazarındaki rekabet gücü üzerinde son derece etkili olacağını vurgulayan Zeytinoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Özellikle ulaşımda Avrupa pazarlarına hızlı ve uygun fiyatlı erişim, rekabet gücünün korunmasını belirleyen kritik bir faktör. Kovid-19 salgını sırasında konteyner başına 10 bin dolar olan nakliye fiyatları bugün oldukça ucuzladı. Konteyner ücreti Şangay’dan Rotterdam limanına ulaşım 1500 euro’ya düştü.İstanbul’dan Rotterdam’a ulaşımın maliyeti 2.200 euro’yu bulurken aynı ücret tır taşımacılığında 3.300 euro’ya kadar çıkıyor.Ulaşımdaki hız ve maliyet sorununu mutlaka çözmeliyiz. demiryollarını modernize ederek ve hızlandırarak.
AB, Türkiye’nin Avrupa ülkeleri ile yüksek standartlı demiryolu bağlantısını sağlayacak olan Halkalı-Kapıkule Demiryolu Projesi’ne 275 milyon Euro hibe desteği sağlıyor. Projenin ilk etabı olan Çerkezköy-Kapıkule hattının yıl sonuna kadar tamamlanması planlanıyor. Bu tür ortak projeler için IPA fonlarından, Türkiye Yatırım Platformu’ndan ve AB’nin Global Gateway girişimlerinden fon sağlanması mümkündür. Global Gateway’in bir parçası olarak AB, 2021-27’nin ortasında 300 milyar avroluk bir yatırımı seferber edecek. Bu yatırımlar, ortak ülkelerin ihtiyaçlarını dikkate alan sürdürülebilir ve yüksek kaliteli projelere aktarılacaktır. İş dünyası olarak zaten TOBB aracılığıyla AB ile bütünleşmiş durumdayız.”